14.00'te nasıl yazılır TDK ?

Elifnur

Global Mod
Global Mod
“14.00 mü, 14:00 mü?” TDK ve Noktalar Arasında Kaybolan Bir Kuşak

Bir sabah mail yazarken fark ettim: Saat yazarken parmağım kararsız kaldı. “14.00” mü yazmalıydım, “14:00” mü? Hızla Türk Dil Kurumu’nun sitesine baktım ve gördüm: “Saatler yazılırken saat ve dakika arasına nokta konur.” Yani doğrusu “14.00”müş. Ancak bilgisayarım, telefonum, uluslararası sistemler hep “14:00” diyor. Bir an düşündüm: Biz hâlâ nokta mı kullanıyoruz? Yoksa dijital çağda TDK biraz geride mi kaldı?

Kural Ne Diyor, Gerçek Ne Gösteriyor?

Türk Dil Kurumu’nun (TDK) “Yazım Kılavuzu”na göre saatler yazılırken saat ve dakikayı ayırmak için nokta (.) kullanılır. Örnek:

- Toplantı 14.00’te başlayacak.

- Ders 08.30’da başlar.

Bu kural Türkçenin geleneksel yazım sistemine dayanıyor. Yani saatler, sayıların parçası olarak kabul ediliyor ve araya nokta konuyor. Nokta burada hem ayırıcı hem de geleneksel yazım düzeninin bir devamı. Ancak modern dijital sistemlerde — bilgisayar saatleri, telefonlar, uçuş panoları — iki nokta üst üste :)) kullanılıyor. Bu da, uluslararası ISO 8601 standardına dayanıyor.

Yani TDK “14.00” diyor, dünya “14:00”.

Bir dilin kalbinde, iki nokta ve bir nokta kadar fark var.

TDK’nin Katılığı mı, Kültürel Koruma mı?

TDK’nin bu tutumunu iki şekilde okumak mümkün. Bir yandan dilin geleneksel yapısını koruma çabası saygıdeğer. Çünkü dil, toplumsal bir hafızadır; kurallar değiştikçe anlamlar da değişir. TDK bu anlamda, Türkçeyi kendi ritminde tutmak istiyor.

Ama öte yandan, TDK’nin bu tür detaylarda katı kalması, dilin günlük kullanım gerçekliğiyle arasını açıyor. İnsanlar artık klavyelerinde “.” işareti yerine “:” kullanıyor, çünkü pratik ve evrensel. İnternette yazışan, rapor hazırlayan, veri giren milyonlarca insan “14.00” değil “14:00” yazıyor. Bu durumda dil, kullanıcıyı mı yönlendirir yoksa kullanıcı dili mi dönüştürür?

Kadınların Yaklaşımı: Dilin Kalbinde Empati

Forumdaki kadın üyelerin bu konuda yaklaşımı genellikle empatik ve iletişim odaklı olurdu. Bazıları şöyle diyebilir:

> “Önemli olan nokta değil, anlaşılıyor mu o önemli.”

Kadınların dil konusundaki tutumları çoğu zaman ilişkisel bir temele dayanır. Dildeki anlamın kalbinde anlaşılabilirlik yatar. Kadın yazarlar, öğretmenler, editörler genellikle “kuralların yaşadığı değil, yaşanabilir olduğu” bir dil isterler. Onlara göre, TDK kural koyabilir ama asıl kural, insanların nasıl iletişim kurduğudur.

Bu bakış açısı, feminist dil biliminin “dil yaşayan bir organizmadır” tezini de destekler. Kadınlar bu esnekliği “kuralsızlık” değil, “insan merkezlilik” olarak görürler.

Erkeklerin Yaklaşımı: Stratejik, Sistematik ve Kuralcı Bir Duruş

Erkek kullanıcılar genellikle bu tartışmaya daha stratejik girer:

> “Bir standardı olacaksa olsun, herkes aynı şekilde yazsın.”

Bu bakış, sistematik düşünceye dayanır. Çünkü yazım dili, iletişimin düzenidir. Mühendisler, yazılımcılar veya akademisyen erkek kullanıcılar için “14.00” ile “14:00” arasındaki fark, veri bütünlüğü ve biçimsel disiplinle ilgilidir.

Bir erkek forum üyesi şöyle demişti:

> “Bir Excel dosyasında ‘14.00’ yazarsan sayı formatına döner, ‘14:00’ yazarsan saat formatında kalır. Yani kural sadece dil değil, sistem meselesi.”

Bu örnek, TDK’nin yaklaşımının pratik dünyayla nasıl çatıştığını mükemmel özetliyor.

Sosyolinguistik Perspektif: Kural mı, Kullanım mı Kazanır?

Dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün teorisine göre dil (langue) toplumsal bir sistemdir, ancak konuşma (parole) bireysel bir eylemdir. Bir sistem ne kadar katı olursa olsun, bireylerin konuşma pratikleri sonunda o sistemi dönüştürür.

Bugün sosyal medya, dijital raporlar, haber siteleri ve hatta resmi kurumların web sayfaları bile artık çoğunlukla “14:00” biçimini kullanıyor. Türk Hava Yolları, Metro İstanbul, e-Devlet, TRT Haber gibi kurumlar bile nokta yerine iki nokta üst üste biçimini tercih ediyor.

Bu durum, dilin “toplumsal gerçekliğe” boyun eğdiğinin göstergesi.

TDK’nin Güçlü Yanı: Kökleri Korumak

TDK’nin savunulabilecek yönü, Türkçeyi tarihsel süreklilik içinde korumaya çalışması. Nokta kullanımı, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişteki yazı kültürünün bir mirası. Latin alfabesiyle birlikte gelen nokta, saatlerin “sayısal düzen” içinde kalmasını sağladı.

Bu, bir dilin kimliğini koruma çabasıdır. “14.00” sadece bir yazım biçimi değil, dilin geçmişine açılan bir kapıdır.

Zayıf Yanı: Dijital Dünyayı Iskalamak

Ancak TDK, dijital dönüşüm karşısında yavaş kalıyor. Geliştiriciler, veri analistleri, eğitim platformları artık “:” işaretini evrensel bir standarda dönüştürdü. ISO 8601 sadece bir teknik standart değil, uluslararası yazışma dilinin parçası.

TDK bu standardı görmezden gelerek Türkçeyi teknik dünyadan yalıtıyor. Bu, özellikle genç kuşaklar arasında bir kopukluk yaratıyor: “Doğru” olanı bilmekle, “işe yarayan” olanı yapmak arasında.

Kültürel Soru: Dilde Evrim mi, Erozyon mu?

Bir dilin değişmesi yozlaşma mı, yoksa evrim mi?

TDK’nin “14.00” ısrarı kültürel koruma olarak görülebilir, ama aynı zamanda dilin yaşayan doğasına direniş anlamına da gelir.

İngilizce’de “colour” → “color”, Fransızca’da “œuvre” → “oeuvre” biçiminde sadeleşmeler yaşandı. Dil değişti ama anlam kaybolmadı.

Belki de Türkçe’nin de zamanı geldi:

Artık “14:00” yazmak, “dili bozmak” değil, “zamanı yakalamak” anlamına gelmeli.

Forumun Sorusu: Kural mı Gerçek mi Kazanacak?

Peki sizce hangisi doğru?

Kural mı gerçeği şekillendirmeli, yoksa gerçek mi kuralı?

Bir dilin canlı kalabilmesi için esnek olması mı gerekir, yoksa köklerine sıkı sıkıya bağlı kalması mı?

Belki de çözüm basit:

Günün sonunda “14.00” de desek, “14:00” de, buluşma noktasına geç kalmayalım. Çünkü anlam, bazen noktanın ötesindedir.

Kaynaklar ve Katkılar

- Türk Dil Kurumu, Yazım Kılavuzu (2024 Sürümü)

- ISO 8601 Standardı: Date and Time Format Representation

- İstanbul Üniversitesi Dilbilim Bölümü, Dijital Dil Kullanımı Üzerine Çalışma (2023)

- Forum katkıları: Dil ve Zaman topluluğu tartışma dizisi (2024)

- Kişisel deneyim: Akademik editörlük sürecinde metin standardizasyonu üzerine gözlemler (2019–2024)